Fenerbahçe Mahallesi’nden doğan grup; Gündoğarken

Yazar: Reha Kadak

Bazı şarkılar vardır, ölümsüzdür. Bu şarkıları günümüze kadar taşıyan özel insanların kalemlerinden, enstrümanlarından çıkmıştır bu ölümsüz eserler. Gündoğarken, yaptığı nitelikli ve ruhu olan şarkılarla bize 80’li ve 90’lı yılların en güzel zamanlarını yaşatır. Onlar Kadıköylü ve Fenerbahçeli Şeşen Ailesi’nin fertleri. Kadıköy Life Dergisi olarak, Burhan Şeşen ve Gökhan Şeşen’le Kuzguncuk Sanat Tiyatrosu’nda bir araya geldik.

Gündoğarken, yıllardır varlığını sürdüren ve müziğimiz içinde hem grup olarak hem de şarkılarıyla nitelikli bir müzik dinleyicisine sahip olan önemli bir ekip. Yıllardır bu birliktelik sadece kan bağıyla yürümese gerek. Nedir Gündoğarken’i hala ayakta tutan unsur?

G.Ş.: Bir defa birbirini çok seven müzisyenlerden oluşan bir gruptur Gündoğarken. Gerek şu anda grubu oluşturan bizler gerekse birlikte çaldığımız müzisyenler, hep bir arkadaşlık ve dostluk bağıyla çalışırız. Sahnede ya da provalarda hemen hemen hiç gerginlik yaşamayız. Grupta her türlü müzikal fikre açığızdır. Egolarımız oldukça törpülenmiştir. Bütün ekip okumayı çok sever mesela, birlikte takılmayı da sever. Bunun dışında müziğe -her türlü olumsuz koşula rağmen- sonsuz bir saygımız vardır. Buna bir de müziğimizin samimiyetini eklersek, sanırım ortaya 35 yılın özeti çıkar.

Grup Gündoğarken

Gruplarda rol dağılımları önemlidir. Geçmişten günümüze var olan müzik gruplarımızda da her bir grup üyesinin çok önemli rolleri vardır ve bu bir bütüne hizmet etmiş olur. İlla ki tartışmalar, anlaşmazlıklar oluyordur. Siz, bu paylaşımı aranızda nasıl yapıyorsunuz?

B.Ş.: İnanın bu tartışmalar -diğer grupların iç yüzünü bilemem ama- bizde çok çok nadiren olur. Son zamanlarda genellikle besteleri ben yapıyorum (Burhan Şeşen) ama özellikle tiyatro müzikleri gibi önceden ısmarlanan işleri ise Gökhan çok güzel halleder. Sahnede de çok iyi bir iletişimimiz vardır. Öyle grubun beyni falan yoktur bizde. Ortak aklımız Gündoğarken ile hayat bulur.

Önemli şarkılara imza attınız, hala da bu şarkılar tazeliklerini koruyor. Sizlerin özel hayranı olsun ya da olmasın, bu şarkılar herkes tarafından ezbere söylenebiliyor. Neydi bu şarkıların sırları ki bizler bu şarkıları hala seviyor ve söylüyoruz?

G.Ş.: Az önce de biraz belirttiğimiz gibi en büyük sırrı samimiyettir. Bizim şarkılarımız, iyi ya da kötüden önce mutlaka içten olmalıdır. Biz hiçbir şarkıyı albüme girsin diye yapmadık. Önce içimizden gelen şarkıları yaptık, sonrasında bunlar dinleyiciye sunuldu. Bir de özellikle sözlerimize çok dikkat ederiz. Söz ve müziğin birlikteyken bir anlam ifade ettiğini düşünürüz, eğer konuştuğumuz şarkıysa.

Yeni albüm Özlemişim’den konuşalım biraz da. Yazın çıktı yanlış hatırlamıyorsam. Albümde sözler-müzikler kimlere ait, ekibinize kimler eşlik etti?

B.Ş: Evet, Ağustos ayında çıktı “Özlemişim” albümü. İçindeki sekiz şarkının söz ve müziği bana, iki tanesi Gökhan’a ait. Bir de Metin Altıok şirinden bestelediğimiz “Geriye Kalan” isimli bir bestemiz var.

G.Ş.: Albümü yaklaşık üç sene kadar önce Fuat Saka’nın Datça’daki stüdyosunda yaptık. Albüm Ada Müzik’ten çıktı. Murat Güner, Mert Önal, Orhan Deniz, Tolga Kılıç, Arıkan Sırakaya, Levent Bursalı ve Ege Cengiz ile çalıştık.

Konserler ne durumda?

Çeşitli yerlerde konserler veriyoruz. Genelde Kadıköy’de ve Kuzguncuk Sanat Tiyatrosu’nda sahne alıyoruz. Şu sıralarda da Enver Aysever ile birlikte “Nereden Nereye” isimli, müzikli politik bir gösteri yapıyoruz.

Son olarak Kadıköy demek, sizin için aynı zamanda da Fenerbahçe demek. Nedir bu tutku?

B.Ş.: Şeşen’lerin en belirgin özelliklerinden birisi Fenerbahçeli olmalarıdır. Bizim nüfus kütüğümüzde mahallemiz bile Fenerbahçe’dir. Rahmetli büyükbabamın evinde eğer Fenerbahçe galip gelirse pastalar kesilir, kutlama yapılırdı. Ama kazara mağlup olduysak çıt çıkmazdı. Bu babadan değil, dededen gelen bir özellik.

k iletişim yayınları

Beğenebileceğiniz Diğer Haberler

Bir yorum bırakın